Tanrıça ve Kadın Figürinleri

Rezan Has Müzesi Koleksiyonundan
Tanrıça ve Kadın Figürinleri
Topraktan Tanrıçaya: Kadın İmgesinin Gücü

Rezan Has Müzesi olarak sizleri, koleksiyonumuzdan seçilen özel eserlerle, binlerce yıllık bir simgenin dönüşümünü keşfetmeye davet ediyoruz: Tanrıça ve Kadın Figürinleri sergisi, Neolitik Dönem’den Roma Dönemi’ne uzanan süreçte Anadolu coğrafyasında şekillenmiş kadın imgelerinin izini sürüyor.

Gündelik Yaşamın Arkeolojisi sergisi içinde yer alan ve bazıları ilk kez sergilenecek 22 eserden oluşan seçkimizde pişmiş topraktan bronza, taş oymadan kalıpla şekillendirmeye kadar farklı tekniklerle üretilmiş figürin ve idoller yer almaktadır. Seçkide binlerce yıl öncesine ait düşünce biçimleri ve kadın tasvirinin tarih boyunca değişim yolculuğu izlenebilecektir.

Neolitik Dönem’in bereket tanrıçalarıyla başlayan bu yolculuk, doğanın döngüsüne duyulan hayranlığı ve yaşamın sürekliliğini simgelemektedir. Ana tanrıça figürin ve idolleri, kadının doğurganlıkla özdeşleştiği, doğa ile bütünleştiği ve kutsallığın merkezine yerleştiği bir inanç dünyasının sembolleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kalkolitik Çağ’da çeşitlenen form ve semboller, Tunç ve Demir Çağlarında toplumsal rol ve kimliklerle birleşerek yalnızca bereketin değil; bilgeliğin, düzenin ve savaşın da temsilcisi olmuştur. Bu katmanlı anlamlar, figürlerin biçimlerinde, taşıdıkları sembollerde ve malzemelerinde açıkça görülmektedir.

Hellenistik ve Roma dönemlerine gelindiğinde, tanrıçalar artık daha bireyselleşmiş, mitolojik hikâyelerle iç içe geçmiş figürlere dönüşmektedir. Bu süreçte figürinler hem sanatsal bir ifade hem de toplumsal hafızanın taşıyıcısı olarak öne çıkmaktadır.

Her bir figürin bir dönemin, bir toplumun ve bir inanç sisteminin sessiz ama güçlü bir tanığı; kutsalla, doğayla, toplumla ve zamanla kurduğu ilişkinin birer yansımasıdır.

Tanrıça ve Kadın Figürinleri sergisini 12 Mayıs’tan itibaren Rezan Has Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz.